Pozitif Düşünmek Pollyannacılık mı?

Sosyal medyada sizlerle sıklıkla konuştuğumuz konulardan pozitif düşünce, psikoloji, yaklaşımlar… Bu konuda yapabileceğimiz uygulamalar baya zengin. Yeri geliyor Instagram’da mantra oluşturmaktan, vizyon panosu tasarlamaktan bahsediyorum, yeri geliyor Youtube’da canlandırma ve şükür metotlarını anlatıyorum. Bu mecralardaysa ilginç bir ikilem gözlemlemeye başladım. Bu konularla ilgili bir bölünme var adeta; ya bu uygulamaları birer mucize-sihirli değnek gibi görüp uygulamadan sonra çaba harcamaya gerek görmeyecek kadar gözde büyütmek ya da bu uygulamaları birer pollyannacılık yaklaşımı olarak görüp fayda sağlamayacağını düşünerek küçümsemek… Pozitif düşünce; pozitif psikolojinin temelini oluşturan bir düşünce sistematiğini zamanla alıştırmalar yapmak suretiyle kişinin benimsemesini sağlayarak hayat kalitesini arttırmayı amaçlayan bir düşünme metodudur. Pozitif düşünce alışkanlığı doğru öğretilerle benimsendiği ve uygulandığında hayata olumsuz hiçbir etkisi olmadan sadece olumlu kazanımlar sunar. Bu koca koca cümlelerden de göreceğiniz üzere hiçbir sihirli tarafı yoktur, yoğun bir emek ister ve olumlu kazançlarınız olur; yani yukarıdaki terazinin iki kefesine de yakın olmayan apayrı bir alışkanlık edinme sürecidir. Bu süreci elimden geldiğince “pozitif düşünmek nedir ki?” diyenlere açıklamaya çalışayım…

Zihnimizden geçen her bir düşüncenin resmini çekebilecek olsaydık, karşımıza çıkacak görüntü;  beynimizde nöron adı verdiğimiz sinir hücrelerinin birinden diğerine bağ kurmak için attığı ince bir ip (sinaps) olarak gözlemleyebilirdik. Yani 5 duyumuzu her kullandığımızda edindiğimiz verilerden tutun da (elma kırmızı, sert, tatlı vb görme-dokunma,tatma vb.) deneyimlerimizden gelen duygulara, bu duyguların bizde yarattığı fikirlere kadar her düşünce formu beynimizde o ince ip olarak yerini alır. Aynı şeyi ne kadar sıklıkla düşünürsek o ip gittikçe kalınlaşır. Ve bir ip (düşünce bağı-yolu) ne kadar kalınsa yeni bir düşünce için beynimiz alışılagelmiş yolu kullanmayı tercih eder. Düşüncenin bu 3’lü aşaması bizim için oldukça önemli ve kritik sonuçlar doğurur. Sebebi ise insanların duygu-düşünce-davranış zinciri sonucu aksiyon alan canlılar olmasında yatar. Bakış açımız ile algıladığımız şeye karşı ne hissediyorsak bu duygu bizde bazı düşüncelerin canlanmasına ve o doğrultuda karar almamıza sebep olur ve bizde o düşünce-karar doğrultusunda harekete geçer davranış sergileriz. Tekrar eden düşünce kalınlaşıp sıklıkla tercih edilen alışagelmiş yaklaşıma dönüşüyorsa bu demektir ki; bir bakış açısını uzun süre benimsemek sabit fikre (o açıdan başkasını kabullenememeye), bir duyguyu uzun süre hissetmek bir duygu duruma ( köpek görünce korkmak yerine genel olarak korkak olmak gibi), bir düşünceye uzun süre tutunmak ise inanç kalıbına (bu şarkıyı güzel söyleyemedim, şu an başaramadım değil ben başarısız biriyim gibi) dönüşür. Sonucunda ise tüm bu alışkanlık olmuş zincirde çıktı olan davranışa baktığımızda karşımıza benzer durumlarla karşılaştığında sürekli aynı tepkileri veren biri çıkar ki; biz buna karakter diyoruz. Hayatınıza dönüp baktığınızda ise şikayet ettiğiniz, değiştirmek istediğiniz kısmın genellikle çıktı olan davranışlarınız veya başkalarının davranışları olduğunu fark edeceksiniz! Bakış açısı-duygu-düşünce-davranış parçalanamaz sabit bir zincir ise,  davranışı değiştirmek istediğinizde baş vurulacak yegane nokta bakış açınız olacaktır bu durumda öyle değil mi? İşte tam da bu noktada ister A açınızı B ile değiştirmek, ister olumsuzu olumluyla değiştirmek olsun prensip aynı: “KALIN İPİ KULLANMA İNCELSİN, O SIRADA KULLANMAK İSTEDİĞİNİ SIK SIK TEKRAR ET KALINLAŞSIN”. Pozitif düşünce yaklaşımını benimsemenin ve bu konuda başarıya ulaşmanın sırrı işte bu kadar basit. Yeni yaklaşımı hangi metotla olursa olsun sık sık tekrarla ki alışkanlığın seni eskisine doğru çekiştiremesin. Yenisi otomatikleşsin. Pozitif düşünce prensibi sık tekrar edilmesi gereken bir egzersiz süreci olduğundan bu konuda ulaşabileceğiniz teknikler de elbette çok çeşitli ve zengin. İster “ben başarılıyım” mottosunu günde 100 kez tekrar edin, ister çok başarılı olacağınız bir yılın görsellerinden her an görebileceğiniz bir kolaj yapın, ister başarılı olduğunuz anı adım adım hayal edip o coşkuyu hissedeceğiniz canlandırmalar yapın, ister hipnotik dil kalıpları kullanıp olumsuz kelimeleri kendinize yasaklayın başarısızlık gibi hepsinin amacı gördüğünüz gibi aynı… Bir düşünce alışkanlığını size unutturup yenisini kazanmanızı sağlamak. Bir alışkanlığı bırakıp yenisini kazanmak isteyenler ise çok iyi bilir; bu işin sihirle değil azimle çabalamakla ilgisi vardır. Mucizeye değil, tekrara dayanır. Eğer yeterince süre istikrarınızı korursanız sonucun küçümsenecek hiçbir tarafı yoktur. Öncelikle kendinizle gurur duyarsınız sonra kazanımlarınızla…

KİŞİSEL GELİŞİM EĞİTMENİ

S. CEREN YILMAZ

 
Sizi Arayalım

İletişime Geçin

Aşağıdaki formu doldurarak bizimle kolayca iletişime geçebilirsiniz.

https://www.high-endrolex.com/5