Aklıma Kötü Kötü Şeyler Geliyor…

Bir önceki blog yazımda pozitif düşüncenin ne olduğundan, nasıl bir sisteme dayandığından uzun uzun bahsetmiştim sizlere. O zaman bugün de pozitif düşünceyi benimsemek isteyenlere değişik metotlarından bahsedeyim. Ne yaparsam aklıma gelen kötü şeyler yerine pozitif düşünmeye başlayabilirim? Size en etkili 8 teknik!

1. Pozitif düşünme alışkanlığında siz neredesiniz, belirleyin.

Yapabileceğiniz en öncelikli şey, her konuda olduğu gibi bu konuda da kendinizi gözlemleyerek tanımak ve anlamak. Bu nedenle kendinize şunları sorarak başlayabilirsiniz; Bir olay-durum ile karşılaştığınızda o olay-durum ile ilgili riskleri, olabilecek kötü senaryoları, dezavantajları, alabileceğiniz önlemleri mi düşünüyorsunuz yoksa o olayın size faydalarını, olursa ne gibi olumlu duygular hissedeceğinizi, oraya ulaşmak için hangi güçlü yönlere sahip olduğunuzu, ne gibi alternatiflerinizin olduğunu mu? Yani siz bir tehdit tarayıcısı mısınız, fırsat tarayıcısı mı? 

2. Olumsuz ekleri, kelimeleri, cümleleri bırakın yerine olumlularını tercih edin.

Olumsuz düşünce alışkanlığımız tıpkı diğer birçok alışkanlığımız gibi zaman içinde çoğunlukla aile ve çevremizden edindiğimiz bir özelliğimiz. O nedenle olumlu düşüncenin ilk kuralı kendi kendinize bile iletişim kurarken bize öğretilmiş yaklaşımlardan sıyrılmaya çalışmak ve tam bu noktada hipnotik dil kalıplarından yardım istemek. Sebebi ise basit; size “mor bir portakal düşünme” dediğimde düşünme dememe rağmen gözünüzde mor bir portakal canlandı. Yani beynimiz olumsuz eki algılamadı. Buradan yola çıkarak “geç yatma” yerine “erken yat” veya “tembel” yerine “dinlenmeye odaklı” gibi söylemleri tercih etmek zihninizin olumlu çalışmayı öğrenmesi için ilk adım olacaktır. 

3. Bakış açınızı değiştirin.

Daha önce algı-anlam ve dolayısıyla bunlara bağlı bakış açısının ne denli kişisel olduğundan bahsetmiştik. Kişisel olması deneyimlerimizle doğru orantılı olduğundan yeni deneyimlerle veya eski deneyimlerimiz arasından olumlularını seçmek suretiyle bakış açımızda değişiklik yapabilir, bu değişikliğin olumlu taraflarının tüm düşünce sistemimizi olumlu yönde etkilemesini bekleyebiliriz. 

4. Güven alanının sınırlarını tekrar gözden geçir.

Güven (konfor) alanı; içinde bulunduğumuz sürece bizi güvende tutmayı garanti eden, sınırlarını deneyim ve öğrendiklerimizle çizdiğimiz alanımızdır. Bu alan içinde kendimizi öyle güvende, tehlikesiz, risksiz ve rahat hissederiz ki değişiklik yapmak aklımıza bile gelmez hatta istemeyiz. Bu alanda yeni bir alışkanlık edinmek gereksiz ve hatta her yenilik gibi risk oluşturma potansiyeli olan girişimlerdir. Bu alanda bilinçaltımız yeniliklere ve gelişime karşı koymaya programlıdır. Güven alanı sınırlarınızı biraz esnetebilirseniz, yenilikleri deneme ve benimseme hızınız da artacaktır. İçsel sabotajcınızın sesini bir miktar kısmış olursunuz.

5. Öğrenilmiş çaresizlik/inanç kalıpları gibi zihinsel bariyerlerinizi fark edin.

Zihinsel bariyerleriniz sizi o konuda başka bir alternatifiniz olup olmadığına dair sorgulamadan uzaklaştırır. Bu zihinsel kalıplar adı üstünde olduğu gibi kabullenilmiş, sorgulanamayan ve sizi oldukça kısıtlayan sabitleşmiş kalıplardır. Olumlu düşünmenin en başlıca özelliklerinden biri ise o konuda henüz göremediğiniz yanları fark etmek, avantajları araştırmaktır. Bu zihinsel yaklaşım ise bu özellikle tamamen zıttır. O nedenle zihinsel bariyerlerimizin farkına varmak pozitif düşünme becerimizin önünde duran engeli görmemiz açısından önemli bir farkındalıktır, Üstesinden gelip bariyeri yıkmak ise hem olumlu düşünce alışkanlığınıza hem de hayattaki olumlu deneyimleriniz ve kazanımlarınıza büyük bir katkı sunar. Zihinsel bariyerler de farkındalık ve gerekirse terapötik yaklaşımlar başta olmak üzere destek olarak mantralar da sıklıkla kullanılmaktadır.

6. Etki alanınızı kabullenin.

Olumsuzluklarla ilgili etki alanınız çoğunlukla kendinizle sınırlıdır. Yani havaların kötü olmasında şikayet ediyorsanız hava durumunu değiştirme şansınız yoktur değiştirebilecekleriniz hava ile ilgili bakış açınız, hava durumuna göre kıyafet seçiminiz, alabileceğiniz önlemler, hava durumuna göre yaşayacağınız yerin seçimi gibi sadece kendinizle ilgili konulardır. Başkalarının davranışları da etki alanınızın dışındadır. Onları değiştirmeye çalışarak olumlu sonuçlar yakalamayı hedeflemeyin.

7. Eski olumsuz anılarınızı bırakın.

Olumsuzluk eskide kalmış bile olsa tekrar tekrar aynı olumsuz anıya odaklanmak, tekrar tekrar o olumsuzluğu baştan yaşarcasına aynı duyguları baştan hissetmek daha önceki yazımda bahsettiğim düşünce ipleri metaforu kullandığım sinapslerin güçlenmesi (kalınlaşması) demektir.  Çümkü beynimiz gerçek ile kurguyu ayırt edemez. Siz anınızı da hatırlıyor olsanız o baştan yaşıyor kabul eder kendini. Gözlerinizi kapatıp konsantre olun ve sulu sulu, soğuk, ekşi bir limonu kesip bir parçasını ısırdığınızı hayal edin; ağzınız sulanacak, yutkunacaksınız. İşte bu size beyninizin gerçek ile kurguyu ayırt edemediğinin ispatıdır.

8. Beyninizin özelliklerini avantaja çevirin.

Elbette beynimizin gerçek ve kurguyu ayırt edememesinin yararları da var. Olumsuz anılar yerine olumlu anılara odaklandığımızda, tabii olarak kendimizi daha iyi hissetmeye başlayacağız. Psikolojik, sosyolojik ve biyolojik varlıklar olmamızdan ötürü kendimizi iyi hissettiğimizde salgıladığımız hormonlar değişecek ve daha olumlu düşünmeye meyilli hale geleceğiz. Dolayısıyla işin psikolojik boyutunda güzel hayaller kurabilir ya da canlandırma metodunu uygulayabilir, hayatınızda hali hazırda olumlu olan noktalar için şükredebilir, biyolojik boyutunda olumlu düşünceyi destekleyen hormon salınımını arttıracak seçimler yapabilir (düzenli ve yeterli uyku, egzersiz yapmak, çikolata yemek, sevdiklerimize sarılmak gibi) nefes egzersizlerinden yararlanabilir, sosyolojik boyutunda ise olumsuz düşünmeye meyilli çevrelerden kendimizi soyutlayarak pozitif kişilerle iletişime geçebiliriz. Canlandırma başlı başına bir uygulama alanı olarak son yıllarda gittikçe popülermiş olduğundan bu konuya ayrıca değinmekte fayda olabilir diye düşünüyorum ancak vizyon panosu hazırlarken geleceğinizle ilgili olumlu hayaller kurmanın, bu hayallerin sonunda ulaşmak istediğiniz gerçekçi hedefleri belirlemenin ve bunları size hatırlatacak görseller seçerek sıklıkla görebileceğiniz bir yere bu panoyu konumlandırmanın altında yatan sebepleri artık daha net bir şekilde görebildiğinizi düşünüyorum. 

Pozitif düşünmek için kullanabileceğiniz en etkili yöntemler artık sizinle… Şimdi tek ihtiyacınız olan bu süreçte kendinize zaman tanımak ve adım adım ilerlemek. Her adımda güzelliklerle karşılaşmanız dileğiyle…

KİŞİSEL GELİŞİM EĞİTMENİ

S. CEREN YILMAZ

 
Sizi Arayalım

İletişime Geçin

Aşağıdaki formu doldurarak bizimle kolayca iletişime geçebilirsiniz.